Cildimiz yaşamımızı sürdürmemizde hayati önem taşır. Cildimiz vücut ısısını yönetmekten, bakterileri ve diğer böcekleri uzak tutmaya kadar pek çok önemli yaşam aktivitesi üzerinde etkilidir. Dokunma duyumuzdur. Bunlar herkesin cildi için ortak özelliklerdir. Fakat bireysel olarak hepimizin cildi farklı kozmetik özellikler gösterir.
Cilt tonunuz, ne kadar zaman içinde kırışıklık oluşacağına ya da güneş lekeleri ile karşı karşıya gelineceği hakkında önemli bir parametredir. Bunun yanı sıra ciltte hiperpigmentasyona ne kadar yatkın olduğunuzu da cilt tonunuz belirler.
Cilt tonu üzerinde rol oynayan faktör yalnızca ırk değildir. Aynı kökenden gelen pek çok insan farklı ten renklerine sahiptir. Bu konuda John Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesinde Doçentlik görevi yürüten Anna Chien, ırk ve etnik köken gibi faktörlerin cilt tonu üzerinde kesin belirleyici olmadığını bildiriyor.
Dermatologlar 1 ila 6 arasında değişen cilt tileri olduğunu ifade ediyorlar. Bu 6 cilt tiplemesi ‘’Fitzpatrick Cilt Tiplemesi’’ olarak tanımlanıyor. Fitzpatrick cilt tiplemesi kişinin cildinde ne kadar pigment bulunduğunu ve cildin güneşe karşı vereceği tepkiyi belirler. Bu şekilde sınıflandırılan cilt tiplerinin bazı özellikleri şunlardır:
- Cilt tipi 1: Her zaman yansa da kesinlikle bronzlaşmaz.
- Cilt tipi 4: Orta tonları temsil eder. Açık kahverengi olup kolayca bronz renge geçer. Çok seyrek olarak yanabilir.
- Cilt tipi 6: En koyu cilt rengini sembolize eder. Pigmentasyon çok derindir. Güneşten yanması söz konusu olmaz.
Bu yazıda cilt rengine göre uygulamanız gereken bakım rutinleriniz hakkında bilgi veriyoruz.
Cilt Tonu ve Güneş Hasarı Arasındaki Bağlantı
Uzun süre güneşe maruz kalınması sonucu ortaya çıkan kırışıklar ve güneş lekelenmeleri doktorlar tarafından ‘’fotoyaşlanma’’ olarak tanımlanıyor. Chien, yapılan bilimsel araştırmalar sonucu daha açık renk cilt tonuna sahip kişilerde fotoyaşlanmanın biraz daha hızlı olduğunu ve bu bireylerin cilt kanserine daha yatkın olduğunu ifade ediyor.
Koyu renk cilt tonuna sahip kişilerde fotoyaşlanma belirtilerine daha geç rastlanır. Northen Üniversitesi Feinberg Tıp Fakültesinde dermatoloji dalında Yardımcı Doçent olarak görev yapan Julia Mhlaba, koyu renk cilt tonuna sahip kişilerde cilt kanseri riskinin göreceli olarak daha düşük olduğunu belirtiyor. Bunun nedeni olarak da koyu renk pigmentin güneşe karşı koruma sağlayıcı özelliği olduğunu gösteriyor.
Anna Chien, cilt renginden bağımsız olarak herkesin güneşten korunması gerektiğini söylüyor. ‘’Ben asla yanmam sadece bronzlaşırım’’ diyen kişilerin dahi derilerinde güneş hasarı olduğunu belirtiliyor.
Önemli bir nokta daha düşük cilt kanseri riskine sahip olmanın, hiçbir zaman sıfır risk anlamına gelmediğidir. Los Angeles bölgesinde dermatolog olarak çalışan Dr. Shani Francis ‘’Tüm ciltlerde cilt kanseri gelişebilir’’ diyor.
Daha koyu tenli kişilerin cilt kanserine yakalanmayacağını düşünmek hem yanlış hem de tehlikelidir. Çünkü bu durum yanlış teşhise neden olmakla kalmaz, aynı zamanda teşhisin gecikmesine de yol açabilir. Chien koyu tenli kişilerde de cilt kanserine rastlandığını, fakat bu konuda hakkında yeteri kadar bilgilendirme olmadığı için, bu kişilerde cilt kanserinin çoğu kez ilerledikten sonra yakalandığını belirtiyor.
Mhlaba, bu konuda daha koyu tenli kişilerin el ya da ayakaltı gibi fazla güneşe maruz kalmayan bölgelerinde de kanser görülebileceğini belirtiyor.
Güneş Kremi Dünyadaki Herkes İçin Bir İhtiyaçtır
Tüm cilt tonlarının cilt kanserinin önlenmesi ve foto yaşlanmanın yavaşlatılması için her gün en az 30 SPF’li güneş kremine ihtiyacı vardır. Chien, insanların cilt tonundan bağımsız olarak daima güneş kremi kullanması gerektiğinin altını çiziyor. Chien uzun süre dışarıda kalınacak ise en az 60 SPF güneşten koruma faktörüne sahip güneş kremleri kullanılmasını öneriyor. Özellikle günlük yaşamında sürekli aktif olan, terleyen, yüzen ve ıslanan bireylerin gün içinde sık sık güneş kremi kullanması tavsiye ediliyor.
Uzmanlar özellikle çinko oksit ya da titanyum oksit içeren güneş kremlerini öneriyor. Koyu renk cilt tonuna sahip insanlar bu tür kremleri kullanmak istemeyebilir. Bunun nedeni, güneşten koruyucu kremlerin koyu cilt tonuna sahip kişilerde beyaz bir film tabakası oluşturması ve göze hoş görünmemesidir. Bu bireyler için renkli güneş kremleri daha uygun olabilir.
Chien, koyu tenli insanlarda UV ışınları ötesindeki uzun dalga boylarının cilde vereceği zararın açık tenli insanlara verilen zarardan daha fazla olabileceğini de ekliyor.
Cildinizi Korumak İçin Güneş Kreminin Ötesinde Yapılması Gerekenler
Sadece güneş kremine güvenmek yeterli olmayabilir. Güneş kremi kullanımı diğer önlemlerle birlikte yapılmalıdır. Güneş kerimi kullanmak aşağıda önlemlerden vazgeçilmesi anlamına gelmez:
- Güneş gözlüğü takmak
- Uzun kollu gömlek giymek,
- Yoğun güneşe maruz kalmamak
- Gölge mekanları tercih etmek
- Geniş kenarlı şapkalar takmak
Bu tür önlemelerle birlikte güneş kremi kullanmak ‘’Güneşten korunmada çok modlu yaklaşım’’ olarak tanımlanıyor. Chien bu konuda sadece makyaj malzemelerinin koruyuculuğuna da güvenilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Retinol Ve Retinoidler Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Düzenli olarak nemlendirici ve güneş kremi kullanmak, yaşlanma belirtilerini yavaşlatarak, hafifletebilir. Aynı şekilde, retinol ve retinoid kullanımı da yaşlanma belirtilerini yavaşlatma etkisi gösterebilir.
Mhlaba, retinol ve retinoidlerin reçetesiz olarak satılan ya da bir dermatolog tarafından yüksek dozda reçete edilebilen A vitamin türevleri olduğunu söylüyor. Retinol ve retinoid başlıca kullanım alanları şunlardır:
- Akne tedavisi
- Pigmentasyona yardımcı olması
- İnce çizgi oluşumunun önlenmesi
Mhlaba, koyu renk cilde sahip olan kişilerin daha güçlü retionoidler kullanabileceğini bildiriyor. Ayrıca retinol ya da retinoid bileşenlerinin cildi yıpratmaması için kullanımına yavaş yavaş geçilmesinin uygun olduğunu da ekliyor.
Dermatologların bu konuda genel tavsiyesi, retinol ya da retinoidi kullanımının başlangıç aşamasında yüzünüze az miktarda uygulanması ve uygulamanın başlangıçta birkaç günde bir yapılmasıdır. Herhangi bir cilt tahrişinin önlenmesi için retinolden sonra nemlendirici kullanılmalıdır.
Güneş Kreminin Hiperpigmentasyona Etkisi
Mhlaba, yüze güneş kremi sürülmesinin fotoyaşlanma üzerinde yavaşlatıcı etkide bulunmasının yanı sıra hiperpigmentasyonun kötüye gitmesini de önleyebileceğini belirtiyor. Mhlaba’nın görüşüne göre hiperpigmentasyon bütün cilt tiplerinde görülebilirse de koyu renkli insanlarda daha yaygın olabiliyor.
Güneşe uzun süre maruz kalmak hiperpigmentasyonu kötüleştirebilir. Hiperpigmentasyon tedavisinde C vitamini serumu ya a C vitaminli ürünlerden glikolik asit, azelaik asit ve niasinamid içeren varyasyonlarının daha yararlı olduğu belirtiliyor.
Kuru Cilt İçin Nemlendirici
Tüm cilt tipleri kuruyabilir. Eğer koyu renk cilt tonuna sahipseniz, kuruma sonuç açık beyaz renk oluşur. Bu nedenle koyu renk ciltlerde kuruma, renk kontrastına yol açar. Ortaya çıkan kuru görünümünün derinin pul pul olup, dökülmesinden kaynaklandığı bildiriliyor.
Chien, cilt kurumasına karşı kalın tabaka yaratabilen iyi bir nemlendiriciden yarar görülebileceğini bildiriyor. Ürünün ambalajı içerisinde ne kadar kalın göründüğünün pek bir önemi yoktur. Asıl önemli olan ürünün cildin üzerinde oluşturduğu tabakanın kalınlığıdır. Seramidler, gliserin, vazelin, Hint yağı ya da kenevir tohumu gibi yağlı malzemeler kuru ciltlere iyi gelebilir. Duş veya banyodan sonra bir de nemlendirici sürmenin, suyu ciltte daha uzun süre tutacağını da ekliyor.
Hassas Ciltlerin Korunması
Bütün cilt tonlarında hassasiyet yaşanabilir. Bu nedenle Chien, gerçekten fazla tahriş edici olmayan ürünlerin tercih edilmesinde yarar olduğunu bildiriyor. Cildinizde hassasiyet sorunu varsa, kokusuz ve antibakteriyel ürünler size göre değil demektir. Hassas ciltler için önerilen bakım uygulaması şöyledir:
- Önce cildinizi nazikçe bir yıkayın.
- Yumuşak bir nemlendirici sürün.
- Gündüz saatlerinde SPF içeren bir ürün tercih edin
- Akşam yatmadan sade bir nemlendirici sürün.
Bu tip ciltlere çok fazla serum ya da antiage ürünler sürülmemelidir. Bunlar genellikle tahriş edici olabilir. Ayrıca fiziksel eksfoliyatörlerin de tahriş edici etkisi olduğunu unutmamak gerekir. Kimyasal bir eksfoliyatör kullanılacak ise, başlangıçta çok az miktarda sürülmelidir. Hatta bazı durumlarda ürünü sadece haftada 1 kez kullanmak dahi yeterli olabilir.
Hassas cilt tipi olan insanlar, ciltlerine herhangi bir şey uygulamadan dermatolog görüşü almalıdır.